Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Av.Özcan AKTEPE
Köşe Yazarı
Av.Özcan AKTEPE
 

İklim Kanunu Nedir, Ne Değildir?

  İklim Kanunu Nedir, Ne Değildir?     Türkiye’nin iklim politikası yolculuğunda önemli bir dönüm noktası olan İklim Kanunu, yalnızca çevreyi koruma amacıyla değil, ekonomik sürdürülebilirlik, toplumsal refah ve ulusal egemenlik çerçevesinde de değerlendirilmelidir. Bu yasa, uluslararası dayatmaların değil; Türkiye’nin ihtiyaçlarının, bilimsel verilerin ve kamu yararının dikkate alınmasıyla hazırlanmış bir düzenlemedir.   Şunu özellikle vurgulamak gerekir: İklim Kanunu, halkımızın sırtına yeni yükler bindirmek için değil; çocuklarımıza daha yaşanabilir şehirler, daha temiz bir hava, daha güvenli bir doğa bırakmak amacıyla kaleme alınmıştır. Bu kanun, çevreyi korurken aynı zamanda tarımı, sanayiyi ve üretimi baltalamayan; aksine onları daha sürdürülebilir bir zemine taşıyan bir vizyona sahiptir.   Ancak son dönemde, bilimsel temelden ve akılcı yaklaşımdan tamamen uzak bazı söylentiler toplumda kafa karışıklığı yaratmaktadır. “Tarım yasaklanacak”, “çiftçiler ne ekeceğine karışamayacak”, “millete yapay et yedirilecek” gibi gerçek dışı iddialar, ne bu kanunun içeriğinde ne de hedeflerinde yer almaktadır. Bu tür safsatalar, yalnızca toplumun sağlıklı bilgiye ulaşmasını engellemekle kalmaz, aynı zamanda iklim krizine karşı birlikte mücadele etme kararlılığımızı da zedeler.   İklim Kanunu, Türkiye’nin topraklarını, tarımını ve üreticisini korumayı öncelikli bir hedef olarak benimser. Ülkemizin iklim değişikliği ile mücadelesinde, özellikle kuraklık, sel, orman yangınları gibi afetlerin etkisini azaltmak adına bilimsel ve teknik önlemler hayata geçirilecektir. Bu kanun sayesinde, çevresel risklere karşı daha dirençli şehirler, daha güçlü tarım politikaları, temiz enerjiye erişim ve düşük karbon ekonomisi gibi alanlarda ciddi ilerlemeler kaydedilecektir.   Unutulmamalıdır ki, iklim değişikliği yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve güvenlik boyutları olan bir meseledir. Bu yüzden atılan her adım, yalnızca bugünü değil, gelecek kuşakların yaşam hakkını da doğrudan ilgilendirmektedir.   Bazı çevrelerin, özellikle “Paris İklim Anlaşması üzerinden Türkiye’nin tarım arazileri küresel güçlere devredilecek” şeklindeki söylemleri ise hiçbir bilimsel veya hukuki temele dayanmamaktadır. Bu tür komplo teorileri, farkında olmadan ya da bilerek devletimizin iradesini sorgulamakta, milletin ortak aklıyla şekillenmiş bir sürece gölge düşürmektedir.   Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir uluslararası platformda egemenliğinden taviz vermez; bir karış vatan toprağını dahi pazarlık konusu yapmaz. Bu, tarih boyunca böyle olmuştur, bugün de aynıdır.   Sonuç olarak, İklim Kanunu, iklim krizine karşı verilen mücadelenin bir gereği olarak, yerli ve milli bir bakış açısıyla hazırlanmıştır. Halkımızı yanıltmaya yönelik dezenformasyonlara karşı en güçlü silahımız, bilgiyle, şeffaflıkla ve bilimin rehberliğinde yürüttüğümüz çalışmalardır. Bu süreci, tüm kesimlerin katkısıyla daha güçlü hale getirebiliriz.   Çünkü mesele sadece bugün değil, yarının Türkiye’sini hep birlikte nasıl şekillendireceğimizdir.  
Ekleme Tarihi: 09 July 2025 - Wednesday
Av.Özcan AKTEPE

İklim Kanunu Nedir, Ne Değildir?

 

İklim Kanunu Nedir, Ne Değildir?

 

 

Türkiye’nin iklim politikası yolculuğunda önemli bir dönüm noktası olan İklim Kanunu, yalnızca çevreyi koruma amacıyla değil, ekonomik sürdürülebilirlik, toplumsal refah ve ulusal egemenlik çerçevesinde de değerlendirilmelidir. Bu yasa, uluslararası dayatmaların değil; Türkiye’nin ihtiyaçlarının, bilimsel verilerin ve kamu yararının dikkate alınmasıyla hazırlanmış bir düzenlemedir.

 

Şunu özellikle vurgulamak gerekir:

İklim Kanunu, halkımızın sırtına yeni yükler bindirmek için değil; çocuklarımıza daha yaşanabilir şehirler, daha temiz bir hava, daha güvenli bir doğa bırakmak amacıyla kaleme alınmıştır. Bu kanun, çevreyi korurken aynı zamanda tarımı, sanayiyi ve üretimi baltalamayan; aksine onları daha sürdürülebilir bir zemine taşıyan bir vizyona sahiptir.

 

Ancak son dönemde, bilimsel temelden ve akılcı yaklaşımdan tamamen uzak bazı söylentiler toplumda kafa karışıklığı yaratmaktadır. “Tarım yasaklanacak”, “çiftçiler ne ekeceğine karışamayacak”, “millete yapay et yedirilecek” gibi gerçek dışı iddialar, ne bu kanunun içeriğinde ne de hedeflerinde yer almaktadır. Bu tür safsatalar, yalnızca toplumun sağlıklı bilgiye ulaşmasını engellemekle kalmaz, aynı zamanda iklim krizine karşı birlikte mücadele etme kararlılığımızı da zedeler.

 

İklim Kanunu, Türkiye’nin topraklarını, tarımını ve üreticisini korumayı öncelikli bir hedef olarak benimser. Ülkemizin iklim değişikliği ile mücadelesinde, özellikle kuraklık, sel, orman yangınları gibi afetlerin etkisini azaltmak adına bilimsel ve teknik önlemler hayata geçirilecektir. Bu kanun sayesinde, çevresel risklere karşı daha dirençli şehirler, daha güçlü tarım politikaları, temiz enerjiye erişim ve düşük karbon ekonomisi gibi alanlarda ciddi ilerlemeler kaydedilecektir.

 

Unutulmamalıdır ki, iklim değişikliği yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve güvenlik boyutları olan bir meseledir. Bu yüzden atılan her adım, yalnızca bugünü değil, gelecek kuşakların yaşam hakkını da doğrudan ilgilendirmektedir.

 

Bazı çevrelerin, özellikle “Paris İklim Anlaşması üzerinden Türkiye’nin tarım arazileri küresel güçlere devredilecek” şeklindeki söylemleri ise hiçbir bilimsel veya hukuki temele dayanmamaktadır. Bu tür komplo teorileri, farkında olmadan ya da bilerek devletimizin iradesini sorgulamakta, milletin ortak aklıyla şekillenmiş bir sürece gölge düşürmektedir.

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir uluslararası platformda egemenliğinden taviz vermez; bir karış vatan toprağını dahi pazarlık konusu yapmaz. Bu, tarih boyunca böyle olmuştur, bugün de aynıdır.

 

Sonuç olarak, İklim Kanunu, iklim krizine karşı verilen mücadelenin bir gereği olarak, yerli ve milli bir bakış açısıyla hazırlanmıştır. Halkımızı yanıltmaya yönelik dezenformasyonlara karşı en güçlü silahımız, bilgiyle, şeffaflıkla ve bilimin rehberliğinde yürüttüğümüz çalışmalardır. Bu süreci, tüm kesimlerin katkısıyla daha güçlü hale getirebiliriz.

 

Çünkü mesele sadece bugün değil, yarının Türkiye’sini hep birlikte nasıl şekillendireceğimizdir.

 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat